ABD - PENSİLVANYA - AMİSHLER

Haziran 2003

MEDENİYETİN ORTASINDA BİR GELENEKSEL YAŞAM

Amerika Birleşik Devletleri'ne İngilizce'mi geliştirmek amacıyla 2003 yılında gitmiştim. New York'ta bu nedenle kaldığım dönemde, okulun bir etkinliği olarak, Pensilvanya'ya gittim. Burada yaşayan Amish'lerle ilgili bir yazıyı okumuş ve onları yerinde görmek istemiştim.


Amish'ler, İsviçre'nin Almanca konuşulan bölgesinden yaklaşık 300 yıl önce Pensilvanya'ya göç etmişler. Göç ettiklerinden bu yana, gelişen teknolojiyi hiç kullanmamışlar ve o dönemdeki yaşamlarına da burada devam ettiriyorlar.

Amish'ler çok muhafazakar bir topluluk. Kilisenin yaşam biçimleri üzerinde büyük etkisi var. Geleneklerini korumak için yasaklarla yaşıyorlar.


Erkekler genellikle sakallı ve bıyıksız, üzerlerinde siyah pantalon ve yelek ile beyaz gömlek giyiyorlar. Resimde görüldüğü gibi şapkaları da olmazsa olmazlarından.


Kadınlar ise uzun elbiseler içinde ve başları örtülü. Saçlarını arkadan topuz yapıyorlar ve takı takmıyorlar. Kesinlikle desenli kumaştan elbise giymiyorlar. Gerek erkek, gerekse kadın giysileri yaşamları gibi çok sade.


Amish'ler sadece çiftçilikle uğraşıyorlar ve başka bir mesleği seçemiyorlar. İnançları gereği, insan öldürmenin günah olduğunu düşünüyorlar ve asla askere gitmiyorlar.

Teknolojiyi kullanmayan bu insanlar toprakları da resimde görüldüğü gibi, atlarla sürüyorlar.

 
Taşıma aracı olarak at arabalarını kullanıyorlar. Otomobillerin arasında hareket eden bu araçlar ilginç görüntü oluşturuyor.

Kilise sadece tren ve otobüs yolculuklarına izin veriyor, bunun dışında kalan araçların kullanılmasına izin vermiyor. Bu nedenle Amishler uzun mesafeli yolculuklara da çıkamıyorlar.

Dil olarak Almanca ve Hollandaca dillerinin karışımı olan bir lehçeyi kullanıyorlar ve buna Pensilvanyaca deniyor. Çocuklar okulda İngilizce de öğreniyorlar ama kendi aralarında ve ibadetlerinde yine Pensilvanyaca konuşuyorlar.


Amishler evlerinde elektrik ve elektrikli cihazlar da kullanmıyorlar. Çamaşır ve kurutma makinesi kullanmadıkları için giysileri elleriyle yıkayıp, dışarıda kuruması için asıyorlar. Elektrik kullanmadıkları için evlerde televizyon, radyo ve elektrikli ev aletleri de bulunmuyor. Aydınlatmada gazlı fenerler kullanıyorlar. Bütün evlerin cam çerçeveleri yeşil renkte ve camlarda aynı perdeler kullanılıyor.


Kendi yetiştirdikleri ürünlerini pazarlayarak geçiniyorlar, böyle derken fakir oldukları düşünülmesin. Büyük çiftliklere sahipler.


Küçük marketlerde ürünlerini satıyorlar. Buraya gelen turistler de bu ürünlerden alıyorlar.


Yemekleri gerçekten çok lezzetli. Önce öğle yemeğimizi bir restoranda yemek yedik. Burada bir yuvarlak somun içinde gulaş diyebileceğimiz bir yemek yemiştim. Bu doğrusu çok lezzetli değildi. Ama akşam yemeği için bir eve gittik oradaki yemekler harikaydı. Türk mutfağı lezzeti hissetim yemeklerde.

New York'a geri dönerken böyle ilginç bir toplum yapısını görme şansına ulaşmış bir kişi olarak kendimi mutlu hissettim.

Az daha unutuyordum. Ben Pensilvanya'yı gezerken orada önemli bir "sözde Türk büyüğünün" (Fetullah Gülen) varlığını bilmiyordum. Gidip bir el etek öpsek, Allah yürü ya kulum demezmiydi acaba? :) Fırsatı kaçırmışım ne yapalım. :)


 ABD New York yazımı okumak için tıklayınız...


   İYİ SEYAHATLER











     



Hiç yorum yok: