RUSYA - ST. PETERSBURG

Temmuz 2014


St. Petersburg'da 2013 ve 2014 yıllarında olmak üzere iki kez bulundum. 2014 yılında Baltık seyahatimizin bir ayağıydı, St.PetersburgTura Turizm ile gerçekleştirdiğimiz bu gemi ile Baltık turunda , Tallin (Estonya), St. Petersburg (Rusya), Helsinki (Finlandiya), Stockholm (İsveç), Wismar (Almanya), Malmö (İsveç)  ve Kopenhag (Danimarka) gibi şehirlerde bulunduk. Bu geziyi eşim Nurşen Yavaş, Dr. Ali Rıza Coşar ve eşi Aynur Coşar ile yaptık.


Gemi ile seyahat gerçekten oldukça rahat bir seyahat yapıyoruz. Gemiye girdiğinizde yerleşiyoruz, inerken toparlanıp çıkıyoruz. Tamamen yüzen bir otel rahatlığında oluyor seyahat. Bu turdaki en olumsuz yön ise gemide kullanılan dilin İspanyolca olmasıydı. Tüm anonslar, bildirimler ve eğlencelerde kullanılan dil de İspanyolca olduğu için bazı durumlara "Paris" kalıyoruz. :)  
Tura Turizm, tura başlarken kendi yaptığı bir uçuş saati hatasını, bizi üzmeden, kırmadan, tarafımıza hediye bilet vererek telafi ediyorlar. Bu sorumlu ve ciddi davranışlarından dolayı kendilerine teşekkür ediyorum.

Gelelim St. Petersburg'a; 



Öncelikle beyaz gecelerden söz edelim. Beyaz geceler, “Bir şafağın geceye yarım saat vererek öbürünü değiştirmek için acele ettiği” gün ağarmasına deniliyor. St. Petersburg’da Mayıs ayında başlayıp, Temmuz ayında sona eren Beyaz Geceler’de sokaklar gündüz saatleri gibi kalabalık oluyor. İnsanlar müzik sesleri, gülüşmeler arasında ya bir kafede veya restoranda oturuyorlar ya da çeşitli deniz araçlarıyla nehir ve kanallar üzerinde dolaşıyorlar.


St. Petersburg'un kuruluş tarihi 27 Mayıs 1703 yılıdır. Birinci Petro'nun başlattığı bataklık arazide  oluşturulan bu kent, şimdi gerçekten açık müze görünümünde. St. Petersburg tarihte bir çok olayları yaşamış, 2. dünya savaşında 872 gün süren kuşatmaya büyük insan kayıplarına ve acılarına rağmen direniş sembolü bir kent burası. Aslında bu kent ile ilgili yazacak çok tarihi önemli olaylar olmasına karşın biz yine gezimize dönelim. 

Peter ve Paul Kalesi'nden başlayalım; Taştan inşa edilmiş olan bu kale şehrin girişini kontrol etmek ve kentin güvenliğini sağlamak amacıyla yapılmış. Kalenin içerisinde aynı isimli bir katedral bulunuyor. Bu katedralin içerisinde de Rus Çarlarının ve aile mensuplarının mezarları bulunmaktadır. Burada hanedanın hizmetini görenlerin de mezarlarının burada olması dikkatimi çekiyor. Çok görkemli bir katedral burası, her taraf altın renginde heykeller, rölyefler ve ikonlarla kaplı.
   
Bu kalenin belki de en önemli özelliği de, burasının siyasi suçluların tutulduğu ve işkence gördükleri bir yer olması. Burada Petro'nun oğlu Aleksey, babasına karşı komplo suçlaması ile hapsedilip, işkencede öldürülmüş. Yine burada, Maksim GorkiDostoyevskiTroçki gibi ünlüler de hapis hayatı yaşamış. Kaledeki hapishanede işkence aletleri müzede sergileniyor. Hapishanenin önündeki sahada da 1. Petro'nun bir heykeli yer alıyor.

Peter ve Paul kalesi arka bölümünde Savaş Müzesi bulunuyor. Savaş tarihinin her türlü silahı bu müzede sergileniyor. Özellikle Klaşnikof’a özel bir bölüm ayrılmış burada. Tabii ki bilindiği gibi onun icadı olan bu piyade tüfeği halen kullanılıyor. Klaşnikof’un üretimi olan  değişik silahlar da bu müzede sergileniyor.




1917 Ekim devriminin önemli unsurlarından birisi de Avrora  zırhlısı. Bolşevik Parti önderliğindeki devrimde bu zırhlıdan önce kışlık saraya top atışları yapılmış daha sonra karaya çıkan askerler ve tayfalar saraya girip hükümet üyelerini toplamış ve tutuklamışlar. İşte bu zırhlı da yine limanda bir müze olarak değerlendiriliyor. Benim gittiğim zaman kapalı olduğu için, maalesef bu müze geminin içini gezme şansım olmuyor.

         
Şehirde gördüğümüz tek cami olan Tatar Camisi, kilise ve katedrallerin o ihtişamına karşın, oldukça bakımsız bir görüntüde. Burası da Peter ve Paul  Kalesine oldukça yakın bir konumda bulunuyor.



Neva Nehri'nin iki kolu arasında kalan Vasiliyevski Adası üzerinde St. Petersburg ÜniversitesiBilimler AkademisiGüzel Sanatlar AkademisiMadencilik Enstitüsü gibi okullar bulunuyor. Bu adanın uç kısmında da şu anda deniz müzesi olarak kullanılan, Borsa binası önemli bir ziyaret yeri. Yine bu ada üzerinde birçok müze ve tarihi bina bulunuyor.


Neva Nehri'nin sol kıyısında Amirallik Sarayı ve hemen yakınında da şimdiki adı Dekabristler olan senato meydanı bulunuyor. Dekabristler 14 Aralık 1825 te Çar'a karşı yaptıkları baş kaldırıyı bu meydanda canlarıyla ödemişler.


Yine bu meydanın yakınında İsaac Meydanı ve Katedrali bulunuyor. Burada bulunan tüm katedralleri gibi burası da muhteşem bir görüntüye sahip. Bu katedralin yapımı 40 yıl sürmüş olup Rusya İmparatorluğunun ana katedrali olarak tasarlanmış.


Saray meydanı ve Hermitage Müzesi de yine Neva nehrinin sol kıyısında yer alıyor. Bu saray Rus Çarlarının kışlık sarayı olarak kullanılmış. Müze olarak kullanılan bu saray, çok sayıda turist tarafından ziyaret ediliyor. O kadar ki içinde gezerken kalabalıktan rahatsız oluyorsunuz. Bu saray oldukça görkemli, zamanınız varsa burada birkaç gün geçirebilirsiniz. Ünlü ressamlara (Rembrant, Pablo Picasso, Paul Gauguin, Van Gogh) ait resimler de bu müzede sergileniyor. En önemlilerden birisi de Leonardo de Vinci'nin, Çocuk ile Madonna resmi. Yine antik çağa ait koleksiyonları burada görmek mümkün. Üzerinde belki en çok şey yazılabilecek bir saray olmasına rağmen yazacak çok konu var burası için ve sıkıcı olmayayım istiyorum. Bu kadar yazalım, ama mutlaka bizzat gezip görün derim. 


St. Petersburg'un en ünlü caddesi  Nevski'ye gelelim. Burası kentin en kalabalık caddesi. Burada ünlü markaların binalarını görmek mümkün (Singer gibi). Bu cadde üzerinde ve ara sokaklarında katedraller, büyük mağazalar, eğlence mekanları bulunuyor. 


Kazan Katedrali de yine bu cadde üzerinde. Bu katedral, Feldmareşal Kutuzov'un askeri başarılarının anıtı olarak inşa edilmiş ve katedralin girişinde de onun bir heykeli bulunuyor.





Bu Venedik'i hatırlatan kentte teknelerle su yollarını takiben Neva nehri turu da yapabilirsiniz. Genellikle bu tekneler Nevski caddesi civarlarındaki kanallarda bulunuyor. 


Yine olmazsa olmaz görülmesi gereken yerlerden biri de Petergof Sarayı, buraya Hermitaj önünden kalkan hızlı teknelerle ulaşılıyor. Bizzat 1. Petro tarafından yeri belirlenen bu saray, çarların yazlık sarayı olarak kullanılıyormuş. Saray büyük bir alan üzerine kurulmuş olup yüzden fazla fıskiye ile süslenmiş. Sarayın girişindeki havuz, fıskiyeler ve altın renkli heykeller gerçekten muhteşem. Sarayın içi de ayrı bir mimari güzellik taşıyor. Burayı gezmek için bir gün bile yeterli bir zaman değil. Ruslar burada turistlerden iyi para kazanıyorlar. Parka girişten tutun da her binaya girişin ayrı bir bedeli var. 





 Gezmekten yorulan bizim ekip istirahatte. :)


Bulunduğumuz toplam 4 gün içinde gezip görebildiğimiz yerler buraları. Ayrıca; Mariinsky Sarayı, Devlet Rus Müzesi, Ostrovsky Meydanı, Aniçkov Köprüsü, Belozersky Sarayı, Mars sahası, Mihaylovsky Kilidi, Mermer Sarayı, Yusupovsky Sarayı, Mariinsky Tiyatrosu, Aziz Nikolay Deniz Katedrali, Aziz Aleksandr Nevski Katedrali, Aziz Üçler Katedrali, Smolny Katedrali ve biri birinden güzel mimarideki St. Petersburg köprüleri görülmesi gereken yerlerden.


Petersburg'da kaldığımız otelin restoranında yediğimiz kızdırılmış granit taş üzerinde biftek ve şarap unutulmayacak yemeklerden birisi oldu bizim için. Kızdırılmış bir granit taş ve üzerinde çiğ biftek getirtiyorlar ve siz bizdeki gibi ” kendin pişir, kendin ye” yapıyorsunuz. Güzel bir deneyimdi bizim için. 


Tabii ki Rusya denilince ilk akla gelenlerden birisi de Vodkadır tabii ki. Burada çeşitli fiyat ve kalitede vodka bulmak mümkün.

St. Petersburg oldukça pahalı bir şehir. Ama hazırlıklı giderseniz metro, otobüs gibi toplu taşım araçlarını kullanıp ulaşıma fazla harcama yapmayabilirsiniz. Keseye uygun lokantalar da mevcut burada. Azeri, Özbek restoranlarında da bizim damak zevkimize uygun yiyecekler bulmak ta mümkün. Farklı lezzetleri tatmak için Rus restoranlarına gidebilirsiniz.


Moskova yazımı okumak için tıklayınız....


İYİ SEYAHATLER